Marmaris İzmir Yolculuğunda Unutulmaz Bir Karşılaşma

Her gün olduğu gibi, iletişimin gerekliliği Marmaris’ten İzmir’e doğru bir otobüs yolculuğuna çıkmıştım. Bu yolculuklar benim için sadece bir yerden bir yere gitmek değil, aynı zamanda farklı insanlarla tanışıp hikayeler biriktirmek demekti. Kimi zaman bir esnaf, kimi zaman bir öğrenci, kimi zaman da yaşlı bir teyzeyle sohbet eder, yolun monotonluğunu bu dostluklarla renklendirirdim. Erkek, kadın, genç, yaşlı fark etmez; Her birinin anlatacağı bir hikaye yaşanacaktı. Bu kez böyle bir yolculukta, hayatın en muhteşem anılarından birini yaşayacağımı henüz beklemiyordum.

Otobüs İzmir’den hareket ettiğinde, ben arka koltuklardan birinde tek bir bakım oturuyordum. Önümdeki koltukta ise iki kadın dikkatimi çekti: biri yaşlı, diğeri genç. Yaşlı kadınlar, gri üzüntüleri ve neşeli kahkahalarıyla hemen fark ediliyordu. Bölgedeki genç kadın ise daha sakin, ama bir o kadar canlı bir enerjiye sahipti. İkisi de hiç susmadan konuşuyor, gülüyor, adeta yıllardır tanışıyormuş gibi bir muhabbetin içindeydiler. İzmir’den Aydın’a kadar bu neşeli sohbete devam etti. Çocukların kahkahaları, otobüsün içindeki diğer yolcuları da gülümsüyordu. Bense kendi dünyamda, kulaklığımda hafif bir müzikle dışarıyı izliyordum.

Aydın’a geldiğimizde yaşlı kadın otobüslerden indi. Otobüsleri inmesiyle anında sustu. Genç kadın artık yalnızdı ve koltuğunda hafif kıpırdanarak çantasını karıştırmaya başladı. Bir süre sonra çantasından bir sigara çıkardı ve çakmağını yakmaya çalıştı. Ancak çakmak bir türlü alev almıyordu. Birkaç başarısızlık denemeden sonra, kibar bir jest yapmak istedim ve kendi çakmağımı uzattım. “Buyurun,” dedim gülümseyerek. Başını değiştirip bana baktı, hafif bir gülümsemeyle çakması aldı ve sigarasını yaktı. “Teşekkür ederim,” dedi, sesi yumuşak ama kendinden emindi. Sonra beklenmedik bir şekilde, “Yanımda oturmak ister misin?” diye sordu.

Şaşırdım, ama bu nazik daveti geri çevirmek istemedim. Çantamı alıp ön koltuğa, onun yanından geçtim. Böylece sohbetimiz başladı. Adı Elif’ti. Yolculuklarda tanımadığı insanlarla sohbet etmeyi çok açık, yaşlı teyzeyi de otobüste kullanmayı anlattı. “Böyle yolculuğu insanlar keyifli hale getiriyor” dedi gülerek. Onun neşesi genişlemesiydi. Muğla’ya vardığımızda sohbetimiz o kadar koyulaşmıştı ki, sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi hissediyordum. Hiçbir sanat niyetim yoktu; sadece onun enerjisi ve samimiyeti beni etkilemişti.

Marmaris’e yaklaştığımızda, otobüsten inmeden önce ona yemek teklifinde bulundunuz. “Bir şeyler yiyelim mi?Marmaris’in güzel yerleri var” dedim. Hiç sorgulamadan kabul etti. Bir sahil restoranında oturduk, denizin dalga sesleri eşliğinde yemek yedi. Yemek sırasında bana Marmaris’te iki günlük bir işlem olduğunu, ardından İstanbul’a gidebileceğini anlattı. Sohbetimiz o kadar akıcıydı ki, zaman zaman nasıl geçti anlamadık. Yemekten sonra dolmuşla evlerimize dönmek için yürümeye başladık. Tesadüf bu ya, evlerimiz aynı yöne çıktı. Dolmuşa bindik, ama benim ineceğim yer onunkinden önceydi.

Tam geleceğimiz yere yaklaştığımızda, Elif beklenmedik bir şekilde, “İstersen benim evime gelebiliriz” dedi. O an duraksadım. İlk kez onun tüm güzelliğini fark etmiştin. Uzun, sütun gibi bacakları, dimdik göğüsleri, zarif hareketleri… Bir an için nefesim kesildi, vücudum titredi. Ne diyeceğimi bilemedim, sadece başını salladım. boyunca birlikte dolmuştan indik ve yazlık evde doğru yürüdük. Evi, Marmaris’in sakin bir köşesinde, denize yakın, şirin bir yer. İçeri girer girmez bana bir şeyler içip içmeyeceğimi sordum, ardından yol yorgunluğunu atmak için duşa gireceğini söyledi. “Banyoda temiz havlu var, istediğin yerde sen de duş alabilirsin,” dedi gülümseyerek.

O, duşta ben salonda mevcut, ne yaşadığımı görmüyorum. Bir süre sonra Elif bornozla çıktı, esneklikleri zayıf, hafif bir gülümseme. Bana duş almayı tekrar hatırlattı. Banyoya, sıcak suyun altında toparlamaya çalıştım. Tam yıkanmış banyonun kapısının açıldığı duyulurken. Elif içeri girmişti, üzerinde bornoz yoktu. Şaşkınlıkla ona bakıldığında, bir şey söylememe izin vermeme seçeneklerinin dışında yapışmaması. Öpüşmesi o kadar tutkulu ve ustacaydı ki, tamamen ona bağlıyım. Yavaşça aşağı indim, teninin mis gibi kokusu beni mest etti. O an, “Lütfen fazla kurcalama, bakireyim” dedi. Onun huzuruna saygı duyması ve sadece yalayarak devam etmesi.

Bir süre sonra inlemelerimiz odayı doldurdu. Onu ayakta tuttum, sırtından aşağıya doğru yalamaya başladım. Poposunu bana doğru yaklaştırdığında, parmağımı arka deliğine soktum. İnledi ve “Devam et,” dedi. Heyecandan titriyordum. Parmağımı çıkardım ve sertleşmiş aletimi arkadan soktum. İlk anda çığlık attı, tam çıkarmak üzereyken beni kendine çekti ve “Daha derine,” diye inledi. Onun tercihini yerine getirdim. Kısa bir süre sonra ikimiz de keyiflerine ulaştık ve aynı anda boşaldık. O gece sabaha kadar tutkulu yaşadığını anladı, ama o, kızlığını korumayı istediğini tekrarladı. Saygı dönemlerinde ve sınırı aşmadım.

 

Sabah olunca ona telefon numarası verdim. “Beni ara,” dedim. O da gülümsemeyerek, “Ararım” dedi. Ancak o gün bugün tam üç yıl geçti, Elif’ten hiç haber alamadım. Hala onun mis gibi kokan tenini, o geceyi ve bana vereceği sözü tutacağı günü bekliyorum. Belki bir gün, bir otobüs yolculuğunda yeniden karşılaşırız, kim bilir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

istanbul escort