Gökyüzünde Tutkunun Zirvesi
Güneyde, güneşin sıcak ışıkları altında geçirdiğimiz tatilde, karım Canan ile unutulmaz bir macera yaşamaya karar verdik. Canan, 23 yaşında, saman sarısı saçları ve atletik, biçimli vücuduyla dikkat çeken bir kadındı. Onun enerjisi ve güzelliği her zaman çevresindekileri büyülerdi. Bir gün dolaşırken, “Balon Seyahati” yazan renkli bir afiş gözümüze çarptı. Canan’ın gözleri parladı; bu fikre bayılmıştı.
Hemen balon uçuşunun yapıldığı alana gittik. Orada, yöreye özgü aksanlarıyla konuşan iki adamla karşılaştık. Balonla ilgili bilgi almak istedik, ancak adamların gözleri Canan’ın üzerinde gezinip duruyordu. Bize, balon sepetine sadece bir kişinin binebileceğini, güvenlik nedeniyle birden fazla kişinin binmesinin tehlikeli olduğunu söylediler. Canan’la birlikte uçmak istiyordum, ama o kadar ısrar etti ki, sonunda ayrı ayrı binmeyi kabul ettim.
Platforma vardığımızda, balon sepetinin aslında birden fazla kişiyi alabilecek kadar büyük göründüğünü fark ettim. Ancak adamlar, ısrarla bunun riskli olduğunu tekrarladılar. Başka çaremiz yoktu; ayrı balonlara bindik.
Uçuş muhteşemdi. Bulutsuz gökyüzünde, manzaranın güzelliği eşliğinde süzülüyorduk. Yaklaşık 250 metre yükselmiştik ki, Canan’ın bindiği balondan tuhaf sesler geldi. Başımı çevirdiğimde, balondaki adamın Canan’a uygunsuz bir şekilde dokunduğunu gördüm. Öfkeyle bağırdım, “Hey, orada neler oluyor?!” Yanımda uçan adama döndüm, ama o sadece alaycı bir gülümsemeyle, “Sus, bağırma!” dedi. Anladım ki, işler kontrolden çıkıyordu.
Adamlar iri yarıydı, karşı koymak imkansızdı. Canan’ın balonunda olanları izlemekten başka çarem yoktu. Adam, Canan’ın tişörtünü yırtarcasına çekti, kırmızı sutyenini açığa çıkardı. Canan direnmeye çalışıyordu, ama adamın gücü karşısında çaresizdi. Kısa sürede sutyeni de çıkardı ve Canan’ın göğüslerini okşamaya başladı. Yanımda uçan adam ise kahkahalar atıyordu.
Canan mücadele ederken, bir an duraksadı. Başını geriye atıp dudaklarını ısırdığını gördüm. Sanki içinde bir çatışma vardı; direniyor, ama aynı zamanda bu anın getirdiği heyecana kapılıyordu. Adam, Canan’ın şortunu indirdi ve elini onun mahrem bölgesine uzattı. Canan’ın direnci yavaş yavaş azalıyordu.
Birden Canan, adamın fermuarını açtı ve onun sertleşmiş organını dışarı çıkardı. “Belki de bu, işleri bitirmenin bir yoludur,” diye düşündüm umutsuzca. Canan, adamı tatmin ederek bu durumu sonlandırabilirdi. Öyle de yaptı; ustalıkla adamın organını okşadı, öptü ve ağzına aldı. Adam zevkten kendinden geçmişti. “Sonunda bitecek,” diye içimden geçirdim.
Ama tam o sırada Canan ayağa kalktı, külotunu çıkardı ve kendini adama sundu. Adam, bir an bile tereddüt etmeden Canan’a sahip oldu. Balonun içinde, gökyüzünün ortasında, vahşi bir tutkuyla birbirlerine karıştılar. Canan’ın inlemeleri, çığlıkları, zevkin doruklarında olduğunu gösteriyordu. Adam, güçlü hareketlerle Canan’ı domine ederken, ben sadece izlemekle yetindim. Sonunda, adam büyük bir rahatlama ile Canan’ın içinde boşaldı.
İkisi de giyinip aşağı indiler. Balonlar yere vardığında, Canan’ın yüzünde karmaşık bir ifade vardı; ne pişmanlık, ne de tam bir tatmin. Ben ise içimde bir boşlukla, bu anın ağırlığını taşıyordum. O gün, sadece bir balon uçuşu değil, hayatımızın dönüm noktalarından biri olmuştu.
Bir yanıt yazın