Bayram Otobüsünde Ateşli Bir Tesadüf

Bayram sabahıydı, hava sıcaktı ve İstanbul’un her köşesi bayram telaşıyla doluydu. Ücretsiz otobüslerin dağılımı şehirdeki tüm otobüsler ağzına kadar doluydu. Ben de erkenden evden çıkıp ilk duraktan otobüse binmiştim, ama buna rağmen ayakta kalmaktan kurtulamamıştım. Şanslıydım ki, otobüsün köşelerinden birini kapmayı başardım. Elimle demiri tuttuğum, tuttuğum arasında kendim bir alan yaratmaya çalışıyorum.

Otobüsün birkaç durak dairesinden sonra farkettiğim ki, çevremde bulunanların da bulunduğu herkes bir başka özenli, bir başka bakımlı. Özellikle birkaç genç kızın dikkatini çekti; hepsi şık kıyafetler içinde, bayram sevincini yansıtan bir enerjiyle doluydu. Ama otobüsler o kadar kalabalıktı ki, artık adım atacak yer kalmamıştı. Şoför de durakları transit geçti, çünkü daha fazla yolcu almak imkansızdı.

Birkaç durak sonra gözüm ilerideki bir kıza değişir. Sarı döküntülere dökülüyordu, üzerinde hafif bir yazlık etek ve ince bir bluz vardı. Kalabalığın arasında sıkışıp kaldığı, kişinin rahatsız olduğu her yerde belliydi. Yüzünde hafif bir gerginlik, kaşlarında ise çaresizlik bir rahatlık vardı. Tam o sırada önümde duran orta yaşlı bir adam, “Gelirse, nerede olursa olsun!” diye seslendi. Kız, hiçbir şey yapmadan adamla yer değiştirdi. Artık o, tam önündeydi. Ben köşesinde, onun arkasında sadece ben ve yanında o orta yaşlı adam vardı.

Otobüs sallandıkça, ister istemez vücudum onun sırtına, omuzlarına değiyordu. İlk başta bu rahatsız edici bozulma için kurtarmak istemediğim için, ama yer o kadar dardı ki bu imkansızdı. Ve sonra beklenmedik bir şey oldu. Temanın vücudunda bir hareketlenmediğini. Elimde değildi, tamamen doğal bir tepkiydi. Kız da bu sertliği hissetmiş olmalı ki, anında kendini daha çok bana doğru yaşamaya başladı. Şaşkınlıktan bağışlanmışım. Az önce masumca dururken bu kız, şimdi adeta başka birine dönüşmüştü.

Onun bu cesareti beni de rahatlattı. Hafifçe ileri doğru bastırdım, nabzımın hızlandığını hissettim. Kız kolu parçaları benim önüme dayadı ve küçük hareketlerle adeta beni tahrik etmeye başladı. O an onu göze aldım. Elimi usulca kalçasına dokundurdum, hafifçe arayarak tepkiyi ölçtüm. Hiçbir itiraz gelmedi. Böylece, o da eli benim pantolonumun üzerine çıkarıldı ve sol serbest, cam tarafında kimsenin çaktırmadan, küçük hareketlerle beni çıldırttı.

Otobüsün ilaçları, programlanması, her şey bir anda kaybolmuş durumdaydı. Sadece ikimiz vardık sanki. Cesaretimi toplayıp ortadan eteğinin üzerine kaydırdım. Sırılsıklamdı. O bir kalbinin atışını, nefesinin hızlanışını gördüm. O da eli daha sıkılaştırarak beni yönlendirdi. Eteğinin kırılması usulca indirdi. İnanılır gibi değildi, ama o her şeyi göze alıyordu. Pantolonumun fermuarını parçaları ve ona doğru yaklaştırdım. Kalbim göğsümden fırlayacak durumda. O hafifçe öne eğildi, ve o birleştiğimizde inceliğin değiştiğini hissettim. Her şey o kadar hızlı ve doğal gelişmiş ki, sanki başka bir dünyada görülüyor.

Ama korku da içimi kemiriyordu. Etrafımız insanlarla dolu, ya biri fark ederse? Yüzüm kıpkırmızı olmuştu, ama hiç aldırış görünmüyordu. Sanki bu anı yaşıyormuş gibi kendinden emindi. Birkaç hareketten sonra dayanamayıp boşaldım. O rahat bir nefes almış, sanki dünyadan yeniden dönmeye başlamıştı. Otobüs Taksim’e vardığında, kalabalıklar dağılırken ikimiz de yoğun ilgiden indik.

 

Taksim’in kalabalık sokaklarında bir bara girdik. Birer içki söyledik, güldük, konuştuk. Sanki az önce otobüste yaşananlar bir rüyaydı. Ama o akşam, o bar masasında başlayan muhabbet, çok daha rahat ve samimi bir ilişkinin kapısını araladı. Şimdi o anı hatırladıkça hem gülüyoruz hem de o çılgın cesaretimize şaşırıyoruz. Bayram gününün başlangıcı bu macera, yaşamın en muhteşem anılarından biri oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

istanbul escort