Tutkunun Ötesinde Seks

Altı ay önce, 2024’ün sonbaharında, İstanbul’un karmaşasında yaşayan, 38 yaşında bir adamdım. Çalışmıyordum, hayatım günübirlikti. Cebimde para varsa yer, yoksa aç kalırdım. Boş vakitlerimde internette gezinir, çet odalarında vakit geçirirdim. Bir akşam, böyle bir çet odasında N.Ö. adında bir kadınla tanıştım. Kahramanmaraş’ta matematik öğretmeniydi, 30’lu yaşlarının başında, yalnız yaşayan biri. İlk konuşmamız sıradan başladı, ama onun sakin ses tonu, esprili tavırları beni hemen çekti. O gece saatlerce konuştuk; hayattan, işten, yalnızlıktan. Sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi bir bağ kurulmuştu aramızda.

Günler geçti, her akşam telefonda saatlerce konuşmaya başladık. N.Ö., hayatında pek erkek olmadığını ima ediyordu; utangaç ama bir o kadar da meraklıydı. Bir gün, “Maraş’a gelsene, misafirim ol,” dedi. Hiç düşünmedim, bir otobüs bileti aldım ve yola çıktım. İstanbul’un gri betonlarından Maraş’ın yeşil dağlarına uzanan o yolculuk, içimde garip bir heyecan uyandırmıştı. Sanki sıradan bir gezi değil, bir maceranın başlangıcıydı.

Kahramanmaraş’a vardığımda, N.Ö.’nün verdiği adrese gittim. Şehrin merkezine yakın, müstakil, geniş bir evdi. Kapıyı açtığında karşımda minyon, esmer, ela gözlü bir kadın duruyordu. Üzerinde sade bir bluz ve etek, yüzünde hafif bir gülümseme. “Hoş geldin,” dedi, sesi telefondakinden daha sıcak. Eve girdim, salonda oturduk, çay içtik, sohbet ettik. Maraş’ın yemeklerinden, onun öğrencilerinin yaramazlıklarından bahsetti. Saatler geçti, akşam oldu. “Misafir odasına yerini serdim, rahat et,” dedi. Ama o koskoca evde sadece ikimizdik. Göz göze geldiğimiz anlarda, havada bir elektrik vardı. İkimiz de bir şeyler bekliyorduk, ama kimse ilk adımı atmaya cesaret edemiyordu.

Gece ilerledikçe, içimdeki çekingenlik yerini cesarete bıraktı. Oturduğumuz koltukta ona yaklaştım, gözlerinin içine baktım ve birden dudaklarına yapıştım. N.Ö., önce şaşırdı, “Yapma, olmaz,” dedi, ama sesinde ciddi bir itiraz yoktu. Durmadım, ellerim göğüslerine kaydı. Ufacık, ama diri göğüslerini avuçlarımın arasında sıkmaya başladım. Nefes alışları hızlandı, itirazları zayıfladı. Sanki yıllardır dokunulmamış bir bedendi; tepkileri hem masum hem vahşiydi. “Hiç erkekle olmadım,” dedi fısıldayarak. Bu, içimdeki ateşi daha da körükledi.

Onu yavaşça soyundurdum. Çırılçıplak kaldığında, utangaç bir şekilde elleriyle kendini kapatmaya çalıştı. Ama gözlerindeki merak, korkusunu bastırıyordu. Ben de soyundum. Yarağımı gördüğünde gözleri faltaşı gibi açıldı. Söylemesi ayıp olmasın, 29 santimlik, kalın, damarlı bir yarağım var. “Aman Allah’ım, bu ne! Çok büyük, bunu alamam!” dedi, sesi titriyordu. Gülümsedim, konuşmadım. Onu yatağa yatırdım ve amını yalamaya başladım. Dilimle her dokunuşumda zevkten inliyor, çıldırıyordu. Vücudu titriyor, bacakları istemsizce açılıyordu. O an, tamamen teslim olmuştu.

Yatağın başucunda bulduğum bir iple ellerini bağladım. Hafifçe itiraz etti, ama karşı koymadı. Yarağım artık patlayacak gibiydi, kıpkırmızı olmuş başı zonkluyordu. Elimle tutup amının kenarına getirdim, sürtmeye başladım. “Sokma, lütfen,” diye yalvarıyordu, ama sesinde hem korku hem de istek vardı. Bir hamlede yarağımın başını soktum. Çığlık attı, kıvranıyordu. “Çıkar, yapma!” dese de dinlemedim. Yavaşça ilerledim, amı o kadar dardı ki yarağımı sıkıyordu. Sonunda tamamen girdim. Çarşaf kan içinde kaldı; kızlığı gitmişti. Git-gel yapmaya başladım, her hareketimde inlemeleri karışık bir zevk ve acı feryadına dönüştü. Menim gelmek üzereydi, birden amından çıkardım ve ağzına verdim. Yalamak istemedi, ama zorla ağzına soktum. Menim güçlü bir şekilde ağzına boşaldı, yüzü, çenesi meni içindeydi. “Yala, temizle,” dedim. Tereddütle de olsa yalamaya başladı, hepsini yuttu.

Yarağım kısa sürede tekrar kalktı. Bu sefer onu yüzüstü çevirdim, göt deliğine yöneldim. “Hayır, oradan olmaz!” dedi, ama elleri bağlıydı, kaçamazdı. Götünü yalamaya başladım, parmağımla deliğini gevşettim. Çok dardı, zorlanacağımı biliyordum. Yan tarafta bulduğum bir kremle götünü ve yarağımın başını iyice kremledim. Yarağımı göt deliğine dayadım, tükürdüm ve olanca gücümle soktum. 29 santimlik yarağım öyle bir girdi ki, götünden kan geldi. Bağıra bağıra yalvarıyordu, gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Ama durmadım, beş dakika boyunca gidip geldim. Her hareketimde çığlık atıyor, yatağı yumrukluyordu. Sonunda göt deliğine boşaldım. Yarağımı çıkardığımda yatağa yığılıp kaldı, nefes nefeseydi. Bitkin bir halde yüzüme baktı, dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve “Ne olur beni bırakma, kocam ol,” dedi.

O an, içimde bir burukluk hissettim. Çünkü ben evliydim, üç çocuk babasıydım. Ama ona hiçbir şey söylemedim, sadece “Tamam,” dedim. O geceyi unutamazdık. Sabah uyandığımızda, birbirimize sarılıp uzun uzun konuştuk. N.Ö., bana hayatını, yalnızlığını, hayallerini anlattı. O günden sonra ilişkimiz devam etti. Altı aydır birlikteyiz, her fırsatta Maraş’a gidiyorum. Şu an iki aylık hamile. Karıma hâlâ hiçbir şey söylemedim, N.Ö. de beni bekar sanıyor. Anlayacağınız, bu çet odasında başlayan macera, karmaşık bir hikayeye dönüştü. İki kadın, üç çocuk, bir bebek yolda… Hayat, bazen böyle beklenmedik yollara sürüklüyor insanı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

istanbul escort