Kalabalıkta Bir Kıvılcım

Sabahın erken saatleriydi. Şehrin gri beton yığınları arasında, sokak lambalarının soluk ışıkları yanıyordu. Hava serindi, ama yazın o hafif nemli kokusu her yerde hissediliyordu. İşe gitmek için her zamanki gibi otobüs durağına doğru yürüdüm. Durağa vardığımda, onun sabahki manzarası karşımdaydı: aceleyle koşuşturan insanlar, kulaklıklarında müzikle kendi dünyalarına dalmış insanlar ve bir an önce otobüse binip sıcak bir koltuğa yerleşme girişimi. Ama benim telaşım başkaydı. Sabah otobüsleri, özellikle saat yedi buket civarında, adeta bir insan denizi gibi olurdu. Ve ben, bu fırsatı bir fırsat olarak görüyordum.

Otobüsler genellikle öyle sıkışıktı ki, insanlar birbirine değmeden duramazdı. Bu durum, çoğu insan için bir eziyet olsa da, benim için farklı bir anlam taşıyordu. Özellikle sabahları, programların içinde kendim bir yer bulmak için oluşturma işlemlerini yaptım. Kadınların arkasında, o sıkışıklıkta doğal bir şekilde yerini alırdım. Bu, belki de bazıları için tuhaf ya da yanlış ortaya çıktı, ama o anki heyecanı tarif etmek zordu. Kalp atışlarımın hızlandığı, adrenalinin damarlarının yayıldığı görülüyordum. Ve o sabah, onun daha özel bir olay olacağından habersiz, Durağa’dan gelen ilk otobüsü beklemeye başladım.

Otobüs uzaktan görüldü. Camları buğulanmış, içerisi tıka basa dolu bir otobüstü. Kapılar açıldığında insanlar bir anda içeri hücum etti. Ben de ödülün kapsamına girenler arasında. Otobüsün içi sıcak, havasız ve vardı. İnsanlar birbirine çarpıyor, çantalar sıkışıyor, birileri homurdanıyordu. Ama benim gözlerim, programın içinde bir hedef arıyordu. Ve işte o an, onu gördüm.

Boyu 1.60 civarında, 50-55 kilo arasında, ince yapılı bir kadındı. Siyah, askılı bir body giymişti; Üstündeki diz kapaklarına kadar inen, bedenini saran bir tayt. Tayt, kusursuz fiziği öyle güzel ortaya çıkıyor ki, bir an için nefesim kesildi. Saçları omuzlarına dökülüyordu, hafif dalgalı ve doğal. Yüzünü tam görememiştim, ama ayaktayken bir çekicilik, bir zarafet vardı. Kalabalığın arasında, bir elinde telefon, diğer elinde çantayla hayatta kalıyor. Hemen karar verdim: yerim onun arkasını alacak.

Yavaşça yaklaştım. Otobüs zaten o kadar sıkışıktı ki, fazla çaba göstermeme gerek kalmadı. Kalabalık beni doğal bir şekilde ona doğru itti. Artık aramızda sadece birkaç santim vardı. Kokusu yanması geldi; hafif çiçeği, ferah bir parfüm. Kalbim hızlanmaya başlamıştı. Otobüs hareket ettikçe, sallantılarla birlikte ona daha da yaklaştım. İlk temas, hafif bir oranlardı. Onun tepkisini öğrenmek için bir an durdum. Hiçbir şey söylemedi, kıpırdamadı. Bu, devam etmem için bir işarettir.

Bir süre sonra otobüse daha fazla insan binince, artık adım atacak yer kalmamıştı. İnsanlar bir araya gelmiş, herkesin kendi dünyasında, kendi telaşındaydı. Bu kalabalık, benim için mükemmel bir fırsattı. Kadınlar böyle yaşayan rahatsız olsalar bile genellikle bir şey diyemezlerdi. Bu, hem küçülten hem de heyecan verici bir gerçekti. Ve onun muhteşem fiziğiyle tam önümde bulunması, her şeyi daha da çekici kılıyordu.

Yavaşça, kontrollü bir şekilde ona yedekledim. İlk başta temkinliydim, ama o anki onun tarifi mümkün değildi. Vücudunun tükenme hissi, kalp atışlarını daha da hızlandırdı. Bir süre sonra beklenmedik bir şey oldu: o da kendini bıraktı. Hafifçe geri kaldı, sanki bu temastan rahatsız değilmiş gibi. O an, bir kılavuz yaydı. “Acaba o da mı bundan değişecek?” diye düşündüm. Bu düşünce, cesaretimi artırdı.

Bunları ortadan kaldırıyorum ve onun kalçasını okşamaya başladım. Parmaklarım, taytın ince kumaşında gezindi. O an fark ettiğim bir şey, beni daha da çıldırttı: içine iç çamaşırı giymemişti. Bu, burayı bir üst seviyeye taşıdı. Kalbim göğsümden fırlayacak gibi atıyordu. Yavaşça, daha cesur bir şekilde onu keşfetmeye devam ettiniz. Parmaklarım, onun bedeninin şapkalarında gezinirken, nefes alış verişinin hissettiğiydi. Hızlanmıştı. Sanki o da bu anın büyüsüne kapılmıştı.

Otobüsün sallantıları, bu yasak dansı daha da ateşli hale getiriyordu. Bir an için, elinin hareket ettiğini görüyordu. Bana dokunuyordu. Elbisesinin üzerinden sikimi okşamaya başladı, bir an için dünya durdu. O an, sanki otobüslerdeki herkes kaybolmuş, gürültü silinmiş, sadece biz iki kişinin kalması. Hayatımın en yoğun, en çılgın anlarından korundu. Onun dokunuşunu, beni derinin katmanlamasını sağlıyordu.

Zirveye yaklaştıklarım. Onun da aynı durumdaki nefes alışından, parçalarının hafif parçalarından görülüyordu. Ve sonra geldi. Aynı anda, sessiz bir patlamayla doruğa ulaştık. İç çamaşırım şifrelenmişti. Onun taytını yokladığımda, kumaşın adeta yıkanmış gibi sızlanmış gibi fark etmiştin. O anki haz, tarif edilemezdi. Sanki zaman durmuş, dünya sadece birkaç saniyeden ibaretmiş.

Ama gerçek dünya, bu rüyayı bölmek için fazla beklemedi. Otobüs yavaşladı ve durağandan geldiğinizi fark ettiniz. İnmek zorundaydım, ama içindeki bir parçanın orada kalması hedefleniyordu. Programla konuşmak, ona bir daha dokunmak, bu anı uzatmak. Ama hayat devam ediyor. Zorla da olsa birbirlerinden ayrılırdım, kapıya doğru duvarım ve otobüslerden indim. Soğuk hava yüzüme çarptığında, yaşadıklarımın gerçek olup olmadığını sorgulamaya başladım.

Durağa doğru birkaç adım attıktan sonra, cebimin cebinde bir şey hissettim. Elimi cebime atarken, bir kartvizit buldum. Üzerinde bir isim ve telefon numarası yazıyordu. Bu, ona aitti. Bana fark ettirmeden cebime kırmıştı. O an, bir sevinçle yükseldi. Ama sadece bir tesadüf değil, belki de yeni bir başlangıçtı.

 

O kartvizit sayesinde ona ulaştım. Daha sonra yaşadıklarımız, seksin, tutkunun ve bu tür anların ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anlamamı sağladı. Ama o buluşmalar, başka bir hikayenin konusu. Şimdilik, sadece şunun özellikleri: o sabah, o otobüsler, hayatın en muhteşem anlarından biri olarak hafızayı kazındı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

istanbul escort